Sidney Lumet 1957 yapımı ilk filmi 12 Kızgın Adam (12 Angry Men) ile, yanına Henry Fonda'yı da alarak, 96 dakika boyunca bizi sadece tek bir mekana mahkum etmeyi başarıyor. Üstelik bunu, bir yönetmenin ilk filminden beklenemeyecek derecede iyi öykü anlatımıyla, adalet sistemi gibi sert toplumsal bir konuyu, kendine has noktalarından yakalayarak, izleyiciyi sıkmadan yapıyor.
Filmin kısaca konusu: Cinayetle suçlanan onsekiz yaşında genç bir adamın davasının son anına gelinmiştir. Artık tanıklar dinlenmiş, jürinin karar vermesi beklenmektedir. Jüri üyeleri kapandığı odalarında, gencin idam cezasına dair geleceğini belirlemek için oylama yaparlar. Onbir kişi onun suçlu olduğunu düşünmektedir, sekiz numaralı jüri üyesi ise bu konuda emin değildir ve yalnız başına, oy birliğiyle alınması gereken kararı engeller…
Sidney Lumet, çoğumuzun gönlünü Al Pacino'nun harika performansından gücünü alan "Köpeklerin Günü" (Dog Day Afternoon) filmi ile çalsa da, aslında ilk filmi “12 Kızgın Adam” Lumet filmografisi içerisinde ayrı bir yere, öneme sahiptir. Topluma, adalet sisteminin sert penceresinden baktığı, ön yargıların kırılmasını, hiçbir şeyin yüzeysel görüntüsüyle anında düşündüğümüz gibi olamayabileceğini anlatan film, çoğu seyirciye sinemanın gücünü göstermiş, hemen hemen tüm izleyenleri etkilemiştir.
Suç, suçlu, adalet, jüri gibi kavramların sorgulandığı bu Lumet filmi, asıl önemli vuruşunu filmin henüz başlarında yapar. Zira, odalarında toplanan jüri üyelerinin, beş dakika bile konuşmadan yaptıkları oylamada genci suçlu bulmaları, hatta bu husustan emin olmaları (üstelik cezanın idam olacağı açıkken) seyirciye, insan kararlarının gözden geçirilmesi açısından kapıyı aralar.
Henry Fonda'nın (8. Jüri Üyesi) itirazı sonucunda karar alınamaz ve film isminin hakkını vermeye başlar. Gencin suçlu olduğuna kesinlik getiren diğer jüri üyelerinin, hemen karar verip, evlerine, yapacak işlerine dönme umutları suya düşer. Bu andan sonra öfkelenen jüri üyelerinin çoğu için Henry Fonda (8. Jüri Üyesi) hedef tahtası haline gelmiştir.Sidney Lumet, çoğumuzun gönlünü Al Pacino'nun harika performansından gücünü alan "Köpeklerin Günü" (Dog Day Afternoon) filmi ile çalsa da, aslında ilk filmi “12 Kızgın Adam” Lumet filmografisi içerisinde ayrı bir yere, öneme sahiptir. Topluma, adalet sisteminin sert penceresinden baktığı, ön yargıların kırılmasını, hiçbir şeyin yüzeysel görüntüsüyle anında düşündüğümüz gibi olamayabileceğini anlatan film, çoğu seyirciye sinemanın gücünü göstermiş, hemen hemen tüm izleyenleri etkilemiştir.
Suç, suçlu, adalet, jüri gibi kavramların sorgulandığı bu Lumet filmi, asıl önemli vuruşunu filmin henüz başlarında yapar. Zira, odalarında toplanan jüri üyelerinin, beş dakika bile konuşmadan yaptıkları oylamada genci suçlu bulmaları, hatta bu husustan emin olmaları (üstelik cezanın idam olacağı açıkken) seyirciye, insan kararlarının gözden geçirilmesi açısından kapıyı aralar.
Lumet adına filmin geri kalanı yeteneklerini sergilediği bir dekora dönüşür. Tek mekanın sıkıcılığına kapılmayan, diyalogları ile konunun sert çarpıcılığından bizi zaman zaman uzaklaştıran, mantıksal çözümlemelerle, sanığın geleceğini etkileyen ve yavaş yavaş tüm jüri üyelerinin, Henry Fonda'nın yanına çekildiği doyumsuz bir seyirlik izleriz.
Filmin arka planında yine bir çok unsur geçiyor. Jüri üyelerinin meslekleri, yaşantıları açısından söyledikleri, aslında o odaya sıkışan bir avuç insanın sadece başka birinin geleceğini etkileyen makineler, karar mekanizmaları olmadığını bize kanıtlar. Sistemin ne denli değişkenliğe gebe, hataya açık olduğu Lumet'in kamerasıyla seyirciye aktarılır.
Oyunculuklara gelirsek; başta Henry Fonda olmak üzere tüm jüri üyeleri kendilerine düşen görevlerini gayet iyi yerine getiriyor. Sıkışık mekanlı, bol karakterli bir film olarak tanımlayabileceğimiz “12 Kızgın Adam” yapımının, pek tabi senaryodan sonra, en önemli unsuru oyunculuklar.
Sidney Lumet gibi güçlü bir yönetmenin ilk filmini seyretmek, zeki senaryosu, iyi oyunculukları ile herkesi, özellikle hukuk temalı filmlerden hoşlananları memnun ederken, sinemayı bir kez daha sevmemizi sağlıyor. Üstelik bunu sadece bir oda ve oniki adamla gerçekleştiren bir yapımla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder