Yönetmen:
Tim Burton
Tür:
Fantastik
Yapım:
ABD 1990 105 dakika
Oyuncular; Johnny Depp, Winona Ryder, Dianne Wiest, Anthony Michael Hall
Kısaca Konusu: Edward bir insan tarafından yaratılmış fakat bitirilememiştir. Tamamlanamayan elleri yerinde, büyük makaslar vardır. Edward garip görüntüsü ile dev bir şatoda yaşarken onu fark eden bir kadın kendisini yanına alır ve kasabasına getirir. Önceleri iyi giden işler, yavaş yavaş değişecek, Edward için baş etmesi zor olaylar meydana gelir.
Gotik Bir Usta
Tim Burton, sinemanın en nevi şahsına münhasır kişiliklerinden biri kesinlikle. Zor geçen çocukluk ve gençlik dönemlerinin ardında sinemaya tür olarak animasyonla başlar. Çeşitli animasyon filmlerde kamera arkasında görev alır ardından kendi animasyon filmini yapar ve sinemaya atılır.
Gotik atmosferleri sinemaya taşıyan ve hemen her filminde farklı, masalsı bir dünya anlatan Burton "Makas Eller" filmi ile kendisine en yakın filmlerden birini kotarır. Edward'da kendi yaşamının bir parçası gibidir, tuhaf bulunan, iletişim kurmakta zorlanan, toplum tarafından garipsenen. Bu nedenle "Makas Eller" Burton sinemasında önemli bir halka olarak yerini alır.
Tuhaflığın Hüzünlü Öyküsü
Siz bakmayın başlığın "Tuhaflığın Hüzünlü Öyküsü" olduğuna. Çünkü neredeyse orada tuhaf olmayan tek karakter Edward. Doğrusu görünümünü bir yana bıraktığımız an Edward, saf halleri, sevgi anlayışı, bağlılığı gibi hususlarla yaşamını idame ettirmeye çabaladığı kasabanın diğer insanlarından çok daha normal.
Bu bir ikilem olarak yansır filme, pek tabi Burton görsel açıdan da durumu bize yansıtır. Edward garip görünüşlüdür, gri tonların, kasvet, gotik atmosferin hakim olduğu bir tepede, kocaman bir şatoda yalnız başına yaşar. Aşağıda ise durum tersinedir. Kasabada yaşayanlar, normal görünen, rengarenk bir atmosferde yaşayan, topluluk oluşturan insanlardır.
Noel Endişesi
Noel kıyısından köşesinden bir Burton filmine bulaştığı an, o bile hüzün verici olabiliyor. "Makas Eller" filminde de aynı şey geçerli. En önemli dramatik olaylar, noel arefesi ve noel gecesi gerçekleşir. Burton, bu anlar için harika bir görsellik kurarak filmin en göz alıcı sahnelerini yaratır.
Son Söz
Harika bir Burton filmi, Jonny Depp'in iyi performansı, masalsı bir dünya ve tuhaf olgusunu yeniden irdelemek için "Makas Eller" doğru adres...
10 Üzerinden 8.
Les Quatre Cents Coups(400 Darbe)
Yönetmen
François Truffaut
Senaryo
François Truffaut
Oyuncular: Jean-Pierre Léaud, Claire Maurier, Albert Rémy
Kısaca Konusu: Antoine okul ve ev hayatında zorluklar yaşamaktadır. Yaptığı basit bir eylemden ötürü öğretmeni tarafından cezalandırılır. Ertesi gün ceza olarak verilen ödevi yapmadığı için arkadaşı Rene ile birlikte okulu kırar. Gezintileri sırasında Antoine annesini başka bir adamın kollarında görür.
Sinema Yazarlığından Yönetmenliğe
Truffaut sinemaya tutkun bir isim olmuş hep. Beyaz perdenin büyülü dünyasına kendini çabucak adapte eden, çocukluğunda okuldan kaçıp sinemaya giden tiplerden. Gerçek hayatın tutucu dünyasının yedinci sanatla farklı dönemeçlere girdiğini düşünen. Gözleri irileşerek izlediklerini bir bir kafasına kazıyan. Yaşam öyküsüne biraz girdiğinizde, canlandırdığınız kimlik bu Truffaut hakkında. Hal böyle olunca, Fransız Yeni Dalga akımının öncülerinden birisi olması hiç şaşırtıcı gelmiyor insana.
Tüm bu sinema sevgisine rağmen, Truffaut bir süre sadece sinema yazıları yazmakla yetindi. Sonrasında ise yirmi altı yaşında ilk filmi olan 400 Darbe (Les Quatre Cent Coups) filmini çekti. Bu ilk film kendisine Cannes'da En İyi Yönetmen ödülünü getirdi.
Otobiyografik Bir Film
400 Darbe Antoine Doinel çerçevesinde çocuk olmanın sıkıntıları, heyecanları, aile ve okul ilişkilerini bize aktarır. Aslında bunu yaparken Truffaut'un yaşamından da kesitler sunar. Film biçimsel yeniliği ile öykü anlatımında karakterleri ön plana çıkarır. Hemen hepimizin tanıdığı, bildiği insanlarla kurar dünyasını. Otorite meraklısı bir öğretmen, çocuğunu anlamaya çabalamayan ebeveynler.
Kamera Antoine ile birlikte dolaşırken bize kendimizi onun arkadaşı olma fırsatını tanıyor. Yaptığı bazı ufak numaralara göz yumuyoruz, Antoine kadar heyecanlanıyoruz, öfkeleniyoruz. Neredeyse, en yakın dostum Rene'den bir farkımız kalmıyor.
Güçlü Bir Final
Bir noktadan sonra Antoine Rene ile birlikte denize ulaşmayı amaçlıyor. Okula gidemezler, eve de, buralarda kendileri için bir şey yok. Bir insan, bir tutku, bir dost...
İşlerin ters gitmesine rağmen Antoine yalnız başına denize ulaşabiliyor. Truffaut bu andan sonra bizi, filmin çıtasını yükselten final sahnesi ile baş başa bırakıyor. Sonsuzluk, dinginlik, dokuz yaşında bir erkek çocuğu ve deniz...
Son Söz
Truffaut'un ilk filmi her yönüyle izlenmeye fazlasıyla değer...
François Truffaut
Senaryo
François Truffaut
Oyuncular: Jean-Pierre Léaud, Claire Maurier, Albert Rémy
Kısaca Konusu: Antoine okul ve ev hayatında zorluklar yaşamaktadır. Yaptığı basit bir eylemden ötürü öğretmeni tarafından cezalandırılır. Ertesi gün ceza olarak verilen ödevi yapmadığı için arkadaşı Rene ile birlikte okulu kırar. Gezintileri sırasında Antoine annesini başka bir adamın kollarında görür.
Sinema Yazarlığından Yönetmenliğe
Truffaut sinemaya tutkun bir isim olmuş hep. Beyaz perdenin büyülü dünyasına kendini çabucak adapte eden, çocukluğunda okuldan kaçıp sinemaya giden tiplerden. Gerçek hayatın tutucu dünyasının yedinci sanatla farklı dönemeçlere girdiğini düşünen. Gözleri irileşerek izlediklerini bir bir kafasına kazıyan. Yaşam öyküsüne biraz girdiğinizde, canlandırdığınız kimlik bu Truffaut hakkında. Hal böyle olunca, Fransız Yeni Dalga akımının öncülerinden birisi olması hiç şaşırtıcı gelmiyor insana.
Tüm bu sinema sevgisine rağmen, Truffaut bir süre sadece sinema yazıları yazmakla yetindi. Sonrasında ise yirmi altı yaşında ilk filmi olan 400 Darbe (Les Quatre Cent Coups) filmini çekti. Bu ilk film kendisine Cannes'da En İyi Yönetmen ödülünü getirdi.
Otobiyografik Bir Film
400 Darbe Antoine Doinel çerçevesinde çocuk olmanın sıkıntıları, heyecanları, aile ve okul ilişkilerini bize aktarır. Aslında bunu yaparken Truffaut'un yaşamından da kesitler sunar. Film biçimsel yeniliği ile öykü anlatımında karakterleri ön plana çıkarır. Hemen hepimizin tanıdığı, bildiği insanlarla kurar dünyasını. Otorite meraklısı bir öğretmen, çocuğunu anlamaya çabalamayan ebeveynler.
Kamera Antoine ile birlikte dolaşırken bize kendimizi onun arkadaşı olma fırsatını tanıyor. Yaptığı bazı ufak numaralara göz yumuyoruz, Antoine kadar heyecanlanıyoruz, öfkeleniyoruz. Neredeyse, en yakın dostum Rene'den bir farkımız kalmıyor.
Güçlü Bir Final
Bir noktadan sonra Antoine Rene ile birlikte denize ulaşmayı amaçlıyor. Okula gidemezler, eve de, buralarda kendileri için bir şey yok. Bir insan, bir tutku, bir dost...
İşlerin ters gitmesine rağmen Antoine yalnız başına denize ulaşabiliyor. Truffaut bu andan sonra bizi, filmin çıtasını yükselten final sahnesi ile baş başa bırakıyor. Sonsuzluk, dinginlik, dokuz yaşında bir erkek çocuğu ve deniz...
Son Söz
Truffaut'un ilk filmi her yönüyle izlenmeye fazlasıyla değer...
Cache(Saklı)
Yönetmen
Michael Haneke
Senaryo
Michael Haneke
Oyuncular
Juliette Binoche, Daniel Auteuil, Maurice Bénichou
Kısaca Konusu: Televizyonda edebiyat programı sunan bir adam, yayınevinde çalışan karısı, okula giden çocukları, sorunsuz, huzurlu, hemen her şeye sahip bir aile izlenimi. Kapılarına bırakılmaya başlanan ve içeriğini kendi görüntülerinin oluşturduğu video kasetler ile yanlarında gönderilen garip çizimlerle güvenlikleri yavaş yavaş tehlikeye girdiğinde, yaşamları değişmeye başlayacaktır.
Michael Haneke
Haneke diğer yönetmenlere göre ayrı bir noktada kendini konumlandırır. O sanatı, özellikle sinemayı ahlaki bir sorumluluk ile taşır. Taraflıdır, taraflı olmak gereklidir zaten. Müzik, yaratıcı açılar ve pek çok sinema hilesi, sadece gerçeği görmemizi engelleyen kandırmacalardan ibarettir. Genelde, planlarını uzun tutar, anlamamızı, sabretmemizi ister. Film atmosferleri hep tedirgin edicidir, bir de seyircinin görmek istediğini değil, ahlaki açıdan o an anlatmak istediğini ne ise onu gösterir perdede. Çoğunlukla sert bir üslup tutturarak.
Cache filmi yine tipik bir Haneke filmi olarak karşımıza çıkıyor. Odak noktasında bir burjuva ailesinin yer alması (mutlu bir aile, tabi günümüz mutluluk formülleriyle, iyi bir eş, sıcak bir yuva, para, şık bir ev, güzel yemekler) ve yavaş yavaş çöküşe doğru giden bir sürecin işlemesiyle...
Ahlak, Vicdan, Geçmiş
Film ahlak, vicdan, geçmiş gibi unsurlar etrafında örülürken en önemli problemlerini "güven" konusu etrafında örüyor. Sıradan bir aile ne kadar güvende olabilir, aile bireyleri neler saklayabilir, birbirlerine ne denli güvenebilir?
Aslında kentsel yaşamın dikte ettikleri etrafına sıkışan aile, mutlu oldukları yalanını çok çabuk kabullenen yapısıyla tüm çekirdek ailelere benziyor. Zira toplum tarafından statü kaynağı sayılan hemen tüm niteliklere sahipler. Ruhsal karmaşaları, gel gitleri, sırları hiç önemli değil, ne yapmış olurlarsa olsunlar.
Kasetleri Gönderen Kim?
İzleyici kafasında yaratılan asıl soru önceleri kaseti gönderenin kimliği üzerinde yoğunlaşsa da Haneke bu soruyu bizi yanlış bir yöne sürüklemesine rağmen kolayca çözümlüyor. Çünkü onun istediği, kim sorusundan çok "Neden" sorusu üzerinde durmamız. Ana karakter
Georges' in kaseti gönderen kişiyi bildiğini savunması, bu kişinin onun geçmişine ait bir figür olması kendisine inanmamızı güçlendiriyor.
Aslında film, kaseti kimin yolladığı problemine bir çözüm sunmadan son buluyor fakat Haneke'nin isteği gerçekleşiyor, biz olan bitenin nedenine ve Georges'in kendisi ile yüzleşip geçmiş hatalarını dışa vurmasına daha çok kafa yoruyoruz.
Bu arada karakterlerin iç yüzünü tamamen bilen ve ahlaki açıklamaların zorunluluğuna inanan Haneke'nin video kasetleri yollayan olması, röportajlarında da anlaşılabileceği üzere olası.
Puan 10 üzerinden
7.5
Michael Haneke
Senaryo
Michael Haneke
Oyuncular
Juliette Binoche, Daniel Auteuil, Maurice Bénichou
Kısaca Konusu: Televizyonda edebiyat programı sunan bir adam, yayınevinde çalışan karısı, okula giden çocukları, sorunsuz, huzurlu, hemen her şeye sahip bir aile izlenimi. Kapılarına bırakılmaya başlanan ve içeriğini kendi görüntülerinin oluşturduğu video kasetler ile yanlarında gönderilen garip çizimlerle güvenlikleri yavaş yavaş tehlikeye girdiğinde, yaşamları değişmeye başlayacaktır.
Michael Haneke
Haneke diğer yönetmenlere göre ayrı bir noktada kendini konumlandırır. O sanatı, özellikle sinemayı ahlaki bir sorumluluk ile taşır. Taraflıdır, taraflı olmak gereklidir zaten. Müzik, yaratıcı açılar ve pek çok sinema hilesi, sadece gerçeği görmemizi engelleyen kandırmacalardan ibarettir. Genelde, planlarını uzun tutar, anlamamızı, sabretmemizi ister. Film atmosferleri hep tedirgin edicidir, bir de seyircinin görmek istediğini değil, ahlaki açıdan o an anlatmak istediğini ne ise onu gösterir perdede. Çoğunlukla sert bir üslup tutturarak.
Cache filmi yine tipik bir Haneke filmi olarak karşımıza çıkıyor. Odak noktasında bir burjuva ailesinin yer alması (mutlu bir aile, tabi günümüz mutluluk formülleriyle, iyi bir eş, sıcak bir yuva, para, şık bir ev, güzel yemekler) ve yavaş yavaş çöküşe doğru giden bir sürecin işlemesiyle...
Ahlak, Vicdan, Geçmiş
Film ahlak, vicdan, geçmiş gibi unsurlar etrafında örülürken en önemli problemlerini "güven" konusu etrafında örüyor. Sıradan bir aile ne kadar güvende olabilir, aile bireyleri neler saklayabilir, birbirlerine ne denli güvenebilir?
Aslında kentsel yaşamın dikte ettikleri etrafına sıkışan aile, mutlu oldukları yalanını çok çabuk kabullenen yapısıyla tüm çekirdek ailelere benziyor. Zira toplum tarafından statü kaynağı sayılan hemen tüm niteliklere sahipler. Ruhsal karmaşaları, gel gitleri, sırları hiç önemli değil, ne yapmış olurlarsa olsunlar.
Kasetleri Gönderen Kim?
İzleyici kafasında yaratılan asıl soru önceleri kaseti gönderenin kimliği üzerinde yoğunlaşsa da Haneke bu soruyu bizi yanlış bir yöne sürüklemesine rağmen kolayca çözümlüyor. Çünkü onun istediği, kim sorusundan çok "Neden" sorusu üzerinde durmamız. Ana karakter
Georges' in kaseti gönderen kişiyi bildiğini savunması, bu kişinin onun geçmişine ait bir figür olması kendisine inanmamızı güçlendiriyor.
Aslında film, kaseti kimin yolladığı problemine bir çözüm sunmadan son buluyor fakat Haneke'nin isteği gerçekleşiyor, biz olan bitenin nedenine ve Georges'in kendisi ile yüzleşip geçmiş hatalarını dışa vurmasına daha çok kafa yoruyoruz.
Bu arada karakterlerin iç yüzünü tamamen bilen ve ahlaki açıklamaların zorunluluğuna inanan Haneke'nin video kasetleri yollayan olması, röportajlarında da anlaşılabileceği üzere olası.
Puan 10 üzerinden
7.5
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)